3 Kasım 2015 Salı

Nil Nehrine Mektup



Hz. Ömer halife iken, Amr bin As (r.a.)'ı, Mısır'ın fethi için vazifelendirmiş, Mısır fetholunduktan sonra da onu Mısır'a vali tayin etmişti. Bir gün Mısır halkı valinin huzuruna çıkarak şöyle dediler: 
 
— Ya Amr, Nil Nehrinin bir adeti vardır, o adet yerine getirilmezse nehrin suyu çoğalmaz, kesilir... Halk da açlık sıkıntısı ile karşı karşıya kalır, dediler. 
 
Amr bin As Hazretleri: 
 
— O adeti nedir? diye sordu. Onlar: 
 
— Biz her sene bir fakiri altın ve paralarla kandırır, çocuğunu Nil nehrine atarız, ondan sonra nehrin suyu çoğalır, halk da ondan istifade ederek kazanç sağlar, dediler. 
 
Amr bin As Hazretleri, bu cahiliyetten kalma bir adettir diyerek buna müsaade etmedi ve Halife Hazreti Ömer'e meseleyi anlatan bir mektup yazdı. 
 
Hazreti Ömer (r.a.), Valiye yazdığı cevabi mektupta: 
 
— Kabul etmemekle çok iyi etmişsin. Sana gönderdiğim mektupla bir mektup daha gönderiyorum, onu Nil Nehrine at, dedi. 
 
Hazreti Ömer'in Nil Nehrine yazdığı mektupta şöyle yazılı idi: 
 
— Ya Nil! Akacaksan Allah'ın izniyle daha evvel nasıl akıyorsan öyle ak! Eğer akmazsan kıyamete kadar bir daha akma! 
 
Hazreti Ömer'in Nil Nehrine yazdığı mektubu, vali nehre attı. Ertesi günü nehrin sularının onaltı metre yükseldiği görüldü!.. 

12 Nisan 2015 Pazar

kitap okumanın faydaları ve ünlülerin sözleri...



Diğer bloğumda yaptığım kitap ayraçları ile ilgili yazıyordum.sonra kitap okumak neden faydalıdır ve özellikle ünlüler bu konuda ne demişler bi bakıp sizlerle paylaşayım istedim:)işte buyrun:
1.      Kitap okumak bilgi dağarcığımızı geliştirir.
2.      Kitap okumak, akademik başarının önünü açar.
3.      Kitap okumak, dile hâkimiyet kazandırır, basireti geliştirir.
4.      Kitap okumak, zihni melekeleri arttırır, kıvrak bir zekâya eriştirir, beyni hantallıktan kurtarır.
5.      Kitap okumak, bunamayı engelleyen en etkili ilaçtır.
6.      Kitap, insanı iyiye, güzele götürür.
7.      Kitap okumak ruhu geliştirir, karakteri olgunlaştırır, çevresinde etki bırakan bir şahsiyet kazandırır.
8.      Kitap okumak, zamana değer katar.
9.      Kitap okumak hayal gücümüzü geliştirir.
10.  Kitap okuyan insan hayatı sorgular, zararlı akımlardan kolay kolay etkilenmez.

11. Kitap okuma insanın düşüncelerini olgunlaştırır.
12.Hayatta başarıya ulaştıran tek anahtardır.
13. Kitap okuyan insanın konsantrasyon gücü oldukça fazladır.
14.Kitap okuyan insan, algısı oldukça fazladır, bu ise okul ve iş hayatında oldukça büyük başarılara götürür.
15. Kitap okuma insanın hayatını düzene sokarak, insanı büyük hantalıktan kurtarır.
16. Kitap okuyan insan kültürlüdür. Ve nerede ne konuşacağını bilen ilinçli bir insandır.
17. Kitap okuyan insanın bilgi dağarcığı fazladır ve böylece akıcı bir şekilde konuşma olanağı sağlamaktadır.
18. Kitap okuyan insan hızlı düşünür.
19.Okumak insanı yormaz, bilakis rahatlatma özelliğine sahiptir.
20. Hayal gücünü güçlendirir ve yaratıcılığı artırır.
21.Kitap okumak hayatımızı güzelleştirir ve insanlarla iletişimi artırır.
gelelim ünlüler ne demişler bu konuda:
'' Ölünce unutulmak istemezseniz, ya okumaya değer eser yazın veya yazılmaya değer işler başarın.''
Benjamin Franklin
Susan Wiggs
Bir kitap okuyorsanız, asla yalnız değilsinizdir.
Jason Ellis
Kitaplar bilinmeyen dünyaların merdivenleridir.
Amit Kalantri
Okumak, okuduğunuz her şeyi kabul etmek anlamına gelmez. Okumak, okuduğunuz her şeyi anlamlandırdığınız anlamına gelir.
Amit Kalantri
Yetenek, tecrübe ve kitaplar tüm sorunları çözer.
Erasmus
Biraz param olunca bir kitap satın alırım. Geri kalanlaysa yiyecek ve elbise.
Horace Mann
Mümkün olsaydı, her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim.

"Yasalar ölür, kitaplar ölmez."
Bulwer Lytton
"İyi kitaplar babalarını ebedîleştiren çocuklardır."
Eflatun

"Bir kitap, içinizdeki donmuş değerleri parçalayarak bir balta olmalıdır."
Franz Kafka

"İçinde iyi yanı bulunmayacak kadar kötü kitap yoktur."
Geothe

"İyi bir kitap insana can veren kandır."
John Milton

"Dünyayı yöneten, kalem, mürekkep ve kâğıttır."
Jonathan Swift

"Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır."
Montaigne

"Kitaplardan insanı tanıdım."
Roosevelt

"Kitaplar soğuk ama, güvenilir dostlardır."
Victor Hugo

"Kitapları seviyor musunuz öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız demektir."
Jules Chore

"Ahlâk kurallarına uyan veya uymayan bir kitap diye bir şey yoktur, kitaplar ya iyi yazılmıştır ya kötü."
Oscar Wilde

"Kitaplar, beynin çocuklarıdır."
J. Swift

"Bütün iyi kitapları okumak, geçmiş anıların o mükemmel kişileri ile konuşmaya benzer."
Anonim

"Yazarlar ölür, kitaplar kalır."
Bulves Ligtton

"Tek bir kitabın adamı olmaktan kendini koru."
D'israeli

"Okuyun ve kitabı hayatınızın merkezi yapın."
Taha Kıvanç, Zaman, 24.07.1998

"Kâmil odur ki; koya her yerde bir eser,
Eseri olmayan yerinde yeller eser."
Hz. Hadimî

"Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi bizi uyarmıyorsa ne işe yarar?"
Franz Kafka

"Okuduğumuz eser, sizi fikren yükseltip, içinizi iyi duygularla doldurmalıdır."
Alexandre Pope

"Ümitle açılıp, kazançla kapanan kitap iyi bir kitaptır."
Alcott

"İyi kitaplar okumayan adamın okumuş olmasıyla cahil kalması arasında hiçbir fark yoktur."
Mark Twain

"Kültür, bilginin şuurlaşmasıdır."
Ahmet Selim

En iyi kitapların okunması, geçmiş yüzyılların en büyük insanlarıyla konuşmak gibidir. (Descartes)

Okuyarak dünyamızı, tarihimizi ve kendimizi keşfederiz.. (Daniel J.Boorstin)

Asgari okuyan asgari ücrete talim eder. (
Okuyun ve Zenginleşin isimli kitaptan)

Cümleler zihnimize gerçekleri çakan çivilerdir.. (Diderot)

Kitaplar sadece ilham vermek içindir... (Ralph Waldo Emerson)

Kitapsız yaşayamam.. (Thomas Jefferson)

Kitabın hala fikirlerin temel taşıyıcısı olduğuna inanıyorum
(George Will)

Her okur bir lider değildir, fakat her lider bir okur olmalıdır
(Hanry Truman)

Gelecek, ihtiyacı olan şeyleri yapabilmek için neyi öğrenmesi gerektiğini bilenlerindir..(Denis Waitley)

Okumak zihni sadece bilgi malzemesiyle doldurur, okuduğumuzu bize mal eden düşünmedir (John Locke)

Süratli okuma hakkında bir kursa gittim ve Savaş ve Barışı 20 dakikada okumayı başardım. Olay Rusya
da geçiyor  (Woddy Allen)

Okuyabilen herkes derinden okumayı ve böylece daha dolu yaşamayı öğrenebilir
(Norman Cousins)

İyi yazma dekorasyon değil, mimarlıktır (Ernest Hemingway)

Okuyanlar iki misli daha iyi görür
(Maender)

Bazı kitapların tadına bakılmalıdır
. Diğerleri yutulmalıdır.Ve çok azıda çiğnenip hazmedilmelidir.(Francis Bacon)

Bazı öğrenciler bilgi pınarından içerler. Diğerleri sadece gargara yaparlar
.(E.C. Mckenzie)

Bilge kişiler hayatın dertlerine çareyi kitaplardan bulurlar
. (Victor Hugo)

Bir damla mürekkep bir milyon kişiyi düşündürebilir. (Lord Byron)

Bir hayatı mutlu kılmak için sadece üç şey gereklidir.. Tanrının kutsaması, kitaplar ve bir arkadaş... (Lacordaire)

Size en çok yardımcı olan kitaplar sizi en çok düşündüren kitaplardır..(Theodore Parker)

İyi kitaplar en gerçek dostlarımızdır. (Francis Bacon)

İlk defa yeni bir kitap okumaktansa, okunmuş bir kitabı tekrar okumak daha yararlıdır. (Lord Dudley)

Kitaplıklar aklin tedavi yerleridir. (Scilus)

Bugünün gerçek üniversitesi, bir kitaplıktır. (Carlyle)

Kitap ruhun ilacıdır. (Japon Atasözü)

Bir tek kitap yazmak için yarim kitaplık eser okunmalıdır. (Samuel Johnson)

Bir insanın değeri okuduğu kitaplarla ölçülür. (Herbert Spencer)

Bir insana okuma aşkı ve onu tatmin edecek kitap verin; emin olun ki bu adam
mutlu olacaktır. (Sir John Herschell)

Kitaplar insanların yolunu aydınlatır. (Çin atasözü)

Kitap aklin ilacıdır. (Ovidius)

Okula her şey yapabilirsiniz, ama okulun kitaplığı yoksa, hiçbir şey yapmamış olursunuz. (j. ferry)

Bütün boş zamanınızı gazeteye bağlamayın. ona vereceğiniz zamanın yarısını ayırarak size yeni bir şeyler öğretecek kitapları okuyun. (dale carnegie)

Ulusları ilerleten, yükselten zengin kitaplardır. (anatole france)

Yabani uluslar dışındaki her ülke kitaplar tarafından yönetilir. (voltaire)

Yasalar ölür kitaplar ölmez. (bulwer  lytton)

Yaşayan insan zekası, ölmüş insanlarla en iyi ilgiyi kitaplarla kurar. (bouee)

Hiçbir iyi kitap birdenbire gerçek yüzünü göstermez. (caryle)

Mümkün olsaydı her karış toprağa buğday eker gibi kitap ekerdim. (horace)

Kitap tek ölümsüzlüktür. (rusuf chodte)

Kitapsız yaşam kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır. (Seneca)

Kitap seyahatten başka bir şey olmayan yaşamda en iyi silahtır. montaigne)

Kitaplar zekanın çocuklarıdır. (jonathan swift)

Kitaplar yaşadıkça geçmiş diye bir şey olmayacaktır. (bulwer  lytton)

Kitaplar uygarlığın önderliğini yapan ışıklardır. (roosevelt)

Tanrım bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver. (konfüçyüs)

Kitaplarım bana yetecek kadar büyük bir krallıktır. (william shakespeare)

Kitaplar hiç solmayacak bitkilerdir. (herrik)

Bir kitap yürekten gelmişse, ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir. (carlyle)

Kitaplar düşüncelerin mezarlarıdır. (longfellow)

Kitaplar kaybolmuş kafaların anıtlarıdır. (sir william davenant)

Kitaplardan daha iyi bir yol arkadaşı bilmiyorum. (h.fletcher)

Ben kitaplarımı yaratmadan kitaplarım beni yarattılar. (montaigne)

Bir ulusun en değerli hazinesi, onu yükselten yayınıdır. (churchill)

Bir kitap en iyi arkadaştır. bugün için ve ebediyen
. (m. f. tupper)

Kitapları süs olarak dolap içinde tutmanın hiçbir değeri yoktur; çünkü o zaman
kitapla diğer eşyalar arasında bir ayırım yapamayız. (john k. bangs)

Kitapların düşmanları insanlarınki ile aynidir: ateş, nem, zaman ve içindekiler.
(paul alery)

İçinde bir şey bulunmayacak kadar kötü bir kitap yoktur. (balzac)

Bazılarının yaşaması yeryüzüne bir yüktür, ama iyi bir kitap, usta bir kafanın
yaşamdan sonraki Yaşam için mumyalanmış bir hazine gibi saklanmış en değerli yaşam öğesidir. (john milton)

Kitaplar benim sevgili dostlarım, gerçek yol gösterenlerimdir. çünkü ikiyüzlülük etmeden, bana görevlerimi anımsatırlar. (alphonse daudet)

Kitapların kapaklarını öperim. hiç değilse kapaklar isteseler bile kitapların içine bakamazlar. (william cawper)

Kitapların yakıldığı yerde insanlar da yakılır. (heinrich heine)

Kitaplarda her zaman kendimizi buluruz. yine de her seferinde okuduğumuzda hayran kalıp Yazarını deha olarak adlandırmamız ne tuhaftır. (thomas mann)

Otuz yaşına gelinceye kadar kitapları sevmeyen, sonraları da onları anlayacak kadar sevmeyecektir. (Clarendon)

Eğer bizi yaşamaya ve daha büyük bir susamışlıkla içmeye yöneltemiyorsa kitapların ne anlamı
var? (henry miller)

İyi kitabin övgüsü kendi içinde saklıdır. (alman atasözü)

Kitaplar çoğunlukla kitabi yazan kimselerin en iyi duygularını, en doğru düşüncelerini, en sağlam kanılarını, en temiz umut ve ülkülerini taşırlar. (victor hugo)

Yedi eski kitap kafa kafaya verirse, mutlaka bir yenisi doğar. (alman atasözü)

Okuduğunuz bir yapıt sizi fikren yükseltir, içinizi doldurursa onun hakkında hüküm vermek için
başka bir kural aramayınız; yapıt iyidir ve usta elinden çıkmıştır. (la bruyére)

Size en çok yardim eden kitaplar, sizi en çok düşündüren kitaplardır. (teodor walker)

Okuduğun kitabin sana egemen olmasına izin verme, sen ona egemen ol. (george christaph
lichtenberg)

Kitaplar insanlara çoğunlukla kendi talihlerini açmak için yetenek aşılarlar. (anonim)

Kitapları iki gruba ayırmak mümkündür: günün kitapları ve her zamanın kitapları. (ruskin)

Kitapların kendi kaderleri vardır. (teretianus maurus)

Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer. (çin atasözü)

Yatmadan önce okuyabileceğiniz iyi bir kitap ya da dergiye sahip olduğunuzu bilmek zevklerin en büyüğüdür. (v. nabokov)

Bal suyu tatlıdır, şeker iyidir; ama kitabin tadı ikisinden de iyidir. (kiril  turof psikoposu)

Kitap dolu bir kitaplık, bir bilim adamına en güzel bir bahçeden daha güzeldir. (yehuda ben tibbon)

Aslında her kitap yalnızca yazarın dostları ve sevdikleri için yazılmış. (goethe)

Tek kitaplı insandan kork. (Latin atasözü)

Her devrin kitabi vardır. (arap atasözü)

Kitabın görüntüsü yürekten üzüntüyü kovar. (Fas atasözü)

İyi kitap kendini över. (alman atasözü)

Bütün kitaplarımı severim; sevmeseydim yazmazdım. (aziz nesin)

Kitaplık kurmak, tapınak yapmak kadar kutsaldır. (victor hugo)

Kitaplar da dostlar gibi az, fakat iyi seçilmiş olmalıdırlar. (jonerianna)

İyi bir kitap bir hazineye benzer; sıkıntılı zamanlarda onun yerine geçer. (halig)

Kitaplar sessiz öğretmenlerdir. (gellius)

Yetişen zekaları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkumdurlar. (ovidius)

Kitaplar kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve akli, dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır. (maksim gorki)

Bir insani öldüren, tanri
nin aynası, akil sahibi bir yaratığı öldürmüş olur; ama aklin ürünü olan kitabi yok eden, aklin kendisini yok etmiş olur. (john milton)

kaynakça:1.



9 Nisan 2015 Perşembe

“Her engel, yaşam koşullarınızı iyileştirmenizi sağlayacak bir fırsattır.



Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de neler olacağını görmek için pencereye oturmuştu
Sabahtan öğlene kadar ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler ve hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi.
Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor.
Daha sonra Saraya meyve ve sebze getiren bir köylü çıkageldi. 
Sırtında taşıdığı küfeyi yere indirerek iki eli ile kayaya sarıldı. Ikına sıkına itmeye başladı.
Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekmeyi başardı.
Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde..
“Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir” diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.
“Her engel, yaşam koşullarınızı iyileştirmenizi sağlayacak bir fırsattır.

resim kaynak

5 Nisan 2015 Pazar

Elion Cammgell 'in Hatıra Defterinden



Avustralyalı Elion Cammbell’in  hatıra defterinden alınan bir gerçekte şöyle;
 “Ateşkes sırasında Türkler şehitlerini gömüyorlardı. Arkadaşlarımızdan birkaç kişi gönüllü olarak onlara yardım etmek istedi ve bu korkunç görevde dost ve düşman iş birliği yaptılar…” İşte bu sırada yapılan konuşmalarda açlığını hissettiren bir Mehmetçiğe, bir Avustralyalı asker sığır eti ve bisküvi getirir.  Mehmetçik bu hareket karşısında hislendi. Sonunda görev tamamlanmıştı. Her iki tarafın da askerleri siperlerine çekilmiş bekliyorlardı. Vurulan silah arkadaşlarına son vedalaşma bitmişti.
Türk subayı bir kaç adım ilerledi ve selam verdi. Bizim subaylarımız da selam aldılar.  Böylece ateşkes sona ermişti. Düşmanlarımızın nezaketlerinde bir yüce ruhluluk, bir soyluluk vardı. dünya şövalyeliğinin kutsal emaneti onlardaydı sanki.
Birkaç hafta sonra Avustralyalı askerler Türk siperlerine karşı büyük bir saldırıya geçerler. Mücadelenin şiddetli bir anında Avustralyalı bir asker ağır şekilde yaralanarak Türk siperlerinin yakınına düşer. Yaralı asker acılı bir şekilde can çekişmeye başlar. Bundan sonrasını Cambell şöyle anlatıyor:
“Mermi yağmurunun ortasında bir Türk, siperden fırlayarak yaralı askerimizi sırtına aldı ve bizim hatlara doğru taşımaya başladı. Türk, sırtındaki Avustralyalı ile birlikte yaralanmadan siperlerimizin korkuluklarına ulaştı ve sırtındaki arkadaşımızı kıyıdan aşağıya yavaşça bıraktı… Sonra bu Türk kendi hatlarına doğru yöneldi. Fakat birçok yerinden yaralanıp yere düşmeden önce ancak üç ya da dört adım atabilmişti. Ve oracıkta şehit düştü. Meçhul bir şekilde, fakat kahraman olarak şehit düştü.
Yaralı Avustralyalı, aç Türk’e sığır eti ve bisküvi getiren askerdi. Onu sırtında siperlerimize taşıyan Türk, onun kumanya verdiği askerdi.”




 Elion 

resim kaynak

22 Mart 2015 Pazar

AŞK VE ÇILGINLIK



Masal bu ya; uzun yıllar önce, dünya oluşmamış, insanlar dünyaya ayak basmamışken, iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez halde dolaşıyorlarmış. Birgün toplanmışlar ve her zamankinden daha fazla canları sıkkın oturuyorlarken;
SAFLIK ortaya bir fikir atmış;
“Neden saklambaç oynamıyoruz?”
Hepsi bu fikri beğenmiş. Hemen,
ÇILGINLIK bağırmış; “Ben ebe olmak ve saymak istiyorum”. Başka hiçkimse ÇILGINLIK’ı arayacak kadar çıldırmadığı için hemen kabul etmişler.
ÇILGINLIK bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış. “Bir, iki, üç…” ÇILGINLIK saydıkça, iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.
“Kırkbir, kırkiki, kırküç…”
ŞEFKAT; Ay’ın boynuzuna asılmış,
İHANET; Çöp yığınının içine girmiş,
SEVGİ; Bulutların arasına girmiş,
HASET; Zaten oyna katılmamış,
YALAN; Bir taşın arkasına saklanacağını söylemiş ancak yalan söylemiş, çünkü gölün dibine saklanmış,
TUTKU; Dünyanın merkezine gitmiş,
PARA HIRSI; Bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.
ÇILGINLIK; saymaya devam etmiş;
AŞK’ın dışında bütün iyi huylar ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış.
AŞK kararsız olduğu gibi, nereye saklanacağını da bilmiyormuş.
ÇÜNKÜ HEPİMİZ AŞK’I SAKLAMANIN NE KADAR ZOR OLDUĞUNU BİLİRİZ.
Ve
ÇILGINLIK doksan sekiz, doksan dokuz’dan sonra yüz’e geldiğinde, AŞK, hızla sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış.
ÇILGINLIK bağırmış;
ÖNÜM,
ARKAM,
SAĞIM,
SOLUM,
SOBEEEEEEE
Arkasını döndüğünde, ilk önce TEMBELLİĞİ görmüş, o ayaktaymış. Çünkü saklanacak enerjisi yokmuş.
Sonra ŞEFKAT’i ayın boynuzunda görmüş ve İHANET’i çöplerin arasında,
SEVGİ’yi bulutların arsında, YALAN’ı gölün dibinde ve TUTKU’yu da dünyanın merkezinde.
Hepsini birer birer bulmuş,
Ancak o kadar aramasına rağmen birini bulamamış.
Ve ÇILGINLIK umutsuzluğa kapılmış. Bulamadığı AŞK’mış.
Derken HASET, AŞK bulunamadığı için adına yakışır bir şekilde, ÇILGINLIK’ın kulağına fısıldamış;
“AŞK, güllerin hemen arkasına saklanmıştı”
ÇILGINLIK, uzun süredir aradığı AŞK’ı bulamama ve çok zaman kaybetmenin hırsıyla çatal şeklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına saplamış, saplamış… ta ki, yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar saplamayı sürdürmüş. Ve haykırıştan sonra AŞK, elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış, parmaklarının arasından sicim gibi kan akıyormuş.
ÇILGINLIK, AŞK’ı bulmak isterken o hırsla AŞK’ın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş. Çaresizlik içindeki ÇILGINLIK, “Seni kör ettim. Nasıl onarabilirim?” diye bağırmış.
AŞK cevap vermiş:
“Artık iş işten geçti, gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen benim rehberim olabilirsin.”

İşte o gün bu gündür
AŞK’IN GÖZÜ KÖRDÜR…
ÇILGINLIK DA ONUN HER ZAMAN REHBERİDİR…
alıntı

8 Mart 2015 Pazar

Dünyanın İlk Kadın Hükümdarı : Tomrıs Katun


Dünya kadınlar günün de tesadüf okuduğum bir yazıda bahsi geçen Tomris Katun dan bahsetmek istedim.
Asıl adının Demir olması gereken; fakat Eski Yunan târihçilerinin Tomiris ve Demurus şekillerinde adlandırdıkları bu kadın, Peçenek Türklerindendir. Onun, taşıdığı ad gibi bir demir olduğunu, târihin bize bıraktığı satırlar arasından bulup çıkarmak güç değildir. Milattan önce altıncı yüzyılda Türkistan’da, Saka ve Peçenek Türkleri bulunuyordu. Aynı çağda İran’da, Ahamenid sülâlesi vardı. Bu sülâle zamânında Acem orduları doğuya doğru ilerleyerek Türkler ile birkaç yol çarpışmışlardır. Târihte bunların en ünlüsü Tomrıs’ın Peçenekler’e baş olduğu çağda yapılandır [1].


Târihçi Heredot (M.Ö. 490-425) yazdığı Heredot târihinde, Tomrıs Katun’u ve Acemlerle yaptığı savaşı da anlatmaktadır.(Nejdet Sançar)
Tomris veya Tomyris (Türkçe: temir - "demir")[1] MÖ 6'ncı yüzyılda yaşadığı sanılan, Massaget kraliçesi.



Tarihteki bilinen ilk kadın hükümdardır.[kaynak belirtilmeli] Aynı çağda Pers ve Medya'da hüküm süren Ahameniş İmparatorluğu ile büyük bir mücadeleye girişmiştir. Tomris Hatun barışçıl ama savunmaya önem veren bir yapıya önem göstermiş, bunu bir zayıflık olarak gören Pers İmparatoru Büyük Kiros ise hiç durmadan Saka topraklarına akın düzenlemiştir. Persler Saka topraklarına girdiği vakit yakılmış tarlalardan başka bir şey bulamıyorlardı. Çünkü Sakalar geri çekiliyor ve savaş için uygun bir mevzi ve an bekliyorlar, bu olmadığı takdirde de savaşa girişmiyorlardı. Sakaları kovalamaktan bıkan Büyük Kiros İran'a geri dönmek zorunda kalıyordu. Bir süre sonra kendisine tabî olması ve kendisiyle evlenmeyi kabul ettiği takdirde Tomris Hatun ile uğraşmayacağını vaad etti. Tomris Hatun bunun bir oyun olduğunu biliyordu ve teklifi reddetti.

Buna kızan Büyük Kiros büyük bir ordu toplayarak tekrar Saka topraklarına girdi. Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce köpek de vardı. Tomris Hatun artık kaçmanın yarar sağlamayacağını anlayıp uygun bir alan seçip Büyük Kiros'un ordusunu beklemeye başlar. İki ordu aralarında birkaç kilometre kalacak bir biçimde mevzilenir. Güneş battığı için savaşa tutuşmazlar ancak gece Büyük Kiros bir hile düşünmüş ve iki ordunun arasında bir çadır kurdurmuştur ve içinde güzel kızlar ve yiyecekler ve şarap bulunan çadıra ansızın saldırı düzenleyen Tomris Hatun'un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki birkaç Pers'i öldürüp eğlenceye dalmışlardır. Ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen Pers kuvvetleri çadırı basıp Tomris Hatun'un oğlu da olmak üzere içerideki Sakaları öldürürler. Tomris çok sevdiği oğlunun ölümüne üzülür. Yemin ederek şöyle söyler: Kana susamış Kirus! Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!

Ertesi gün yapılan savaşı Sakalar kazanır. Ok atmakta usta olan ve savaş arabalarını büyük ustalıkla kullanan Sakalar, savaş köpeklerine rağmen Persleri bozguna uğratır. Ölenler arasında Pers kralı Büyük Kiros da vardır.

Tomris Hatun sözünde durur ve Büyük Kiros'un kesik başını kan dolu bir tulumun içine atar. Tomris Hatun, Büyük Kiros'un kafasını kan dolu bir fıçıya atarak "Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!" der.



2 Mart 2015 Pazartesi



SEDEF ÇİÇEĞİ
Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bitkin bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:
– Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?
– Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra ba-şörtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.
– Bu herifin ettiği, yetti gayri. Elli yıldır bezdirdi hayattan… Boşanmak istiyorum…
Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda… Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı birlikte yaşanmış elli yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı… Kadın neler diyecekti? Herkes, onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:
– Bizim bir sedef çiçeğimiz vardı çok sevdiğim… O bilmez… Elli yıl önceydi.. O çiçeği, bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye… İyi gelirmiş, derlerdi. Elli yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki geçen geceye kadar… O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım… İşte ben, böyle bir adamla elli yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu her şeyimi verdim. Ondan hiç bir şey görmedim. Bir kerecik olsun kalkıp onun sulamasını bekledim çiçeğimi… Ama olmadı. Onsuz daha iyiyim yemin ederim.
Hâkim yaşlı adama dönerek:
– Diyeceğin bir şey var mı baba? Dedi.
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane konuştu:
– Askerliğimi reis-i cumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin görkemli görünümüyle bü-yümesi için emeklerimi verdim. Fadime’mi de orada tanıdım. Sedefleri de… Ona en güzel çiçeklerden bu-ketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, bo-yun ağrısından onu hekime götürdüm. Hekim, çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun… Benim sözümü de… O günlerde de tesadüf bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona, “Gece çiçek sularsan, bu çiçek tekrar canlanırmış” dedim. Adak dilettim… Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki… Her gece o yattıktan sonra kalktım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey… Geçen gece de… Yaşlılık… Ben de uyanamadım. Uyandıramadım… Çiçek susuz kalırdı, ama kadınımın boyun ağrısı yine azabilirdi. Suçlandım… Sesimi çıkartamadım… Karar sizin hakim bey.
O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu…