Öykü,
yüz yillar önce gözlemlenen bir olayı nakletmektedir:
Bir keşiş
araştırma yapmak için bir köye gitmişti. Önce o köyün mezarlığına
girdi.
girdi.
Çünkü
kültürlerin, yaşam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna
inanıyordu. Gözleri birden mezar taşlarının üzerindeki rakamlara takıldı.
Mezar taşlarında 5, 867, 900, 20003, 4979, 7, 421 örneği,
inanıyordu. Gözleri birden mezar taşlarının üzerindeki rakamlara takıldı.
Mezar taşlarında 5, 867, 900, 20003, 4979, 7, 421 örneği,
birbiriyle
hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardi. Uzun uzun düşündü,
fakat bu rakamların anlamını çözemedi. Köyün en bilge kişisine gitti, ona
sordu:
fakat bu rakamların anlamını çözemedi. Köyün en bilge kişisine gitti, ona
sordu:
"Nedir
bu rakamlar Tanrı aşkına?" dedi. "Bu rakamların gösterdikleri ay
mıdır, yıl mıdır, saat midir?"
mıdır, yıl mıdır, saat midir?"
Bilge kişi
gülümseyerek yanıtladı:
"Bizler
bebeklerimiz doğduğu zaman, bellerine bir ip bağlarız" dedi.
"Yaşamı
boyunca her güldüğü an, o ipe bir düğüm atarız. Öldükten sonra ise,
bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezar taşına yazarız."
bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezar taşına yazarız."
Bilge kişi,
karşısındaki keşişin bir şey anlamadığını görünce açıklamasını
sürdürdü:
sürdürdü:
"Böylece
onun, ne kadar ‘yaşamış’ olduğunu anlarız."
Hayatta hiç
bir sey yolunda gitmiyor diyenlere…
güzel :)
YanıtlaSil:)
SilKesinlikle çok hoş bir öykü:))
YanıtlaSilbeğenmene sevindim:)
Sil