20 Mart 2014 Perşembe

SON YAPRAK...




     Ülkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokağının neredeyse Tamamı ressamlardan oluşmaktaydı. Bu mahallede, üç katli bodur bir tuğla yığınının tepesinde iki kız arkadasın stüdyoları bulunmaktaydı. Alt katlarında İse yaşlı bir ressam otururdu. 
     Günlerden bir gün kız arkadaşlardan biri zatürree hastalığına yakalandı. Genç kız günden güne eriyordu. Bir gün, arkadaşı resim yaparken o da yatağında pencereden dışarı bakıyor ve sayıyordu geriye doğru sayıyordu. "On iki" dedi, biraz sonra da "on bir";arkasından "on", sonra "dokuz"; daha sonra, hemen birbiri ardına "sekiz" ve"yedi". Arkadaşı merakla dışarı baktı. Sayılacak ne vardı acaba? Görünürde sadece kasvetli, bomboş bir avlu ile altı yedi metre ötedeki tuğla evin çıplak duvarı vardı. Budaklı köklerinden çürümüş, yaşlı mı yaşlı bir asma,tuğla duvarın yari boyuna kadar tırmanmıştı. 
      Dönüp arkadaşına "Neyin var?"diye sordu. Hasta kız fısıltı halinde  "altı" dedi. "Artık hızla düşüyorlar.Üç gün önce neredeyse yüz tane vardı. Saymaktan basıma ağrı giriyordu. Ama şimdi kolaylaştı. İste biri daha gitti. Topu topu beş tane kaldı şimdi.""Beş tane ne?" diye sordu arkadaşı.
      "Yapraklar, asmanın yaprakları.Sonuncusu da düşünce, ben de mutlaka gideceğim. Hissediyorum bunu." Arkadaşı ona saçmalamamasını söyleyip içmesi için çorba götürdü. Fakat O; "İşte bir tanesi daha gidiyor. Hayır, çorba filan istemiyorum. Bununla geriye dört tane kaldı. Hava kararmadan sonuncusunun da düştüğünü görmek istiyorum.Ondan sonra ben de gideceğim." Diyerek cevap verdi. 
      Genç kız uykuya daldığında arkadaşı da alt katta ki yaslı ressama ziyarete gitti. Bu sırada yaprak olayını da anlattı yaşlı adama. Yukarı çıktığında arkadaşı uyuyordu. 
      Ertesi sabah hasta kız hemen arkadaşına perdeyi açmasını söyledi.  Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yağan yağmur ve şiddetle esen rüzgardan sonra, bir asma yaprağı hala yerinde duruyordu. Sapına yakın tarafları hala koyu yeşil kalmakla birlikte, testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürümenin sari rengi gelmiş olan yaprak, yerden altı yedi metre yükseklikteki bir dala yiğitçe asilmiş duruyordu. "Bu sonuncusu" dedi hasta kız. "Geceleyin mutlaka düşer diye düşünmüştüm. Rüzgarı duydum. Bugün düşecektir, o düştüğü an ben de öleceğim." Ağır ağır geçen gün sona erdiğinde onlar alacakaranlıkta bile,asma yaprağının duvarın önünde sapına tutunmakta olduğunu  görebiliyorlardı.
     Derken şiddetli yağmur tekrar başladı. Hava yeteri kadar aydınlanır aydınlanmaz, genç kız hemen perdenin açılmasını istedi. Asma yaprağı hala yerindeydi. Genç kız, yattığı yerden uzun uzun yaprağı seyretti. Sonra arkadaşına seslendi. "Münasebetsizlik ettim. Benim ne kötü bir insan olduğumu göstermek istercesine, bir kuvvet o son yaprağı orada tuttu. Ölümü istemek günahtır. Şimdi biraz bana çorba verebilirsin." dedi. 
     Aksam üstü gelen doktor ayrılırken;simdi alt kattaki bir hastaya  bakmam gerekiyor. Yaslı bir ressammış sanırım. O da zatürree. Yaşlı adamcağız çok ağır bir durumda, kurtulma umudu yok ama daha rahat eder diye bugün hastaneye kaldırılıyor dedi. 
     Ertesi gün doktor: "Tehlikeyi atlattınız, siz kazandınız." dedi. O gün öğleden sonra arkadaşı artık iyileşmiş olan arkadaşına alt kattaki yaşlı  adamı anlattı. 
     Yaşlı adam iki gün hastanede yattıktan sonra ölmüş. Hastalandığı günün sabahı kapıcı onu aşağıda, odasında sancıdan kıvranırken bulmuş. Pabuçları, elbisesi baştan aşağı sırılsıklam, her yani buz gibi bir haldeymiş. Öyle korkunç bir gecede nereye çıktığına akil sır erdirememişti kimse.
     Sonra, hala yanık duran bir gemici feneri, yerinden sürüklene sürüklene çıkarılmış bir portatif merdiven, birde üstünde birbirine karışmış sari, yeşil boyalarla bir palet ve sağa sola saçılmış bir kaç fırça bulmuşlar. 
     O zaman o son yaprağın sırrı da çözüldü.Rüzgar estiği zaman bile yerinden oynamayan yaprak, yaslı ressamın şaheseriydi. Yaşlı adam, son yaprağın düştüğü gece oraya bir yaprak resmi yapıp yapıştırmıştı. 

5 yorum:

  1. Çok güzel ve anlamlı bir hikaye.

    YanıtlaSil
  2. heey bu öykü biliyoruum yazar O'Henry'nin son yaprak adlı öyküsüü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. heeyyy bunu hemen etikete eklemeliyim :) teşekkürler deep :)

      Sil
    2. :) tımıms. ama hadi iyi ol amaaaa :)

      Sil