27 Mayıs 2013 Pazartesi

LALE’ nin Oykusu



LALE’ nin Oykusu

Orta Asya’daki Pamir daglari,
bes bin metreyi asan zirveleriyle,
dunyanin en vahsi cografyalarindan birini olusturur.

Lale’nin Oykusu, iste bu daglarda baslar.

Turk boylari, ayni anavatandan goc ettiklerinde,
yanlarina vaxgecemedikleri
lale soganlarini da alirlar.

İlk durak İran’dir.

Butun ulke, lalenin guzelligine meftun olur.

Omer Hayyam,
laleyi "kusursuz kadin guzelliginin simgesi"
olarak gorur.

Anadolu’da ilk lale motifi,
Kilicarslan tarafindan yaptirilan
Alaeddin Kosku’ndedir.

Kimin ilk olarak fark ettigi bilinmez;
ama lalenin de Allah ve hilal kelimeleriyle
ayni harflerle yaziliyor olmasi,
talihini iyiden iyiye acar.

Bu harfler, eski Turkce’de,
"cevahir-i hurufat" olarak adlandirilir.

Lale, artik Allah’in da remzidir.

Cami suslemelerinden top dokumune,
hali desenlerinden savas migferlerine kadar,
lale her yerdedir.

Gun gelir;
Yildirim Bayezid’in Kosova Savasi’nda giydigi
tilsimli kaftanda koruyucu bir sustur.

Gun gelir;
buyuk din alimi Ebussuud Efendi’nin
botanikte ilk siniflandirma calismalarini yaptigi
bahcelerdedir.

1500’lu yillarin ikinci yarisinda,
Roma-Germen İmparatorlugu
Buyukelcisi Busbecq’in gonderdigi lale soganlari,
once Avusturya’ya oradan da Hollanda’ya ulasir.

Bunu, Hollanda’da yasanan
akil almaz bir lale cilginligi donemi izler.

Tek bir lalenin degeri,
Amsterdam’da koca bir konagi
satin alabilecek bedellere ulasir.

Lale, İİİ. Ahmed doneminde,
Pamir Daglari’ndan baslayan yolculugunun
onemli duraklarindan İstanbul’a geri doner.

Kahramanimiz,
Lale Devri’nin sonu olan Patrona Halil isyaninda ise,
zevk ve sefahatin bas suclusudur.

Bu kez,
tek bir soganina bile yasama hakki verilmeyen
bir nefretle hayatimizdan cikarilir.

İste o lale,
bugun yeniden sokaklarimizda
baharin gelisini mujdeliyor.



kaynak: Cengiz OZDEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder