23 Şubat 2013 Cumartesi

Bana bir masal anlat..




BABA BİR MASAL ANLAT BANA…
Ben yine telaşsız yaşayayım. Baharlarım acısız dursun tomurcuğa. Beraber Pazar alış verişlerinde elmalar beğenelim. Ve sen hiç ihmal etme bir poşet beyaz leblebimi..
Artık büyümeyeyim! Hiç değilse şimdi dursun zaman. Saçlarındaki beyazlıklar da böyle kalsın. Gözlerindeki hüzün perdesi grileşiyor her gün…
Hadi baba, ben yine o Ankara kışındaki kızın olacağım bu akşam. Sen cebindeki bozuk paraları ellerime tutuştur. Cuma akşamları gözlerine bakıp; “ lütfen baba, bu akşam dokuzda gitmeyeyim yatağa” diyeyim.
Altıncı yaş günümde ki o yeşil bebeği almadım say ve kocaman paketle yeniden zıplat yüreğimi.
Artık istemiyorum büyümeyi… hiç değilse şimdi dursun zaman. Ben büyüdükçe masallar yalanlaşıyor. Her masal, kendi yaşadıklarımızın içinden çıktıkça; geriye sadece acı kalıyor baba!hadi, sen bir masal anlat bu gece. Say ki hiç olmadı acılarımız. Ben büyümedim. Hala sağ dizinde uyuklayan kabarık saçlı kızınım… ve kumbaramdaki hüzünlere sevinç eklemek istiyorum bu akşam.
Büyük istekler, küçük mutlulukları alıyor görüş fikrimizin perdesiz penceresinden. Masallara vakit kalmıyor;çünkü artık hayatın kahramanı oluveriyoruz hiç farkında değilken… ama ben hala, yıllar sonra biraz yoksul çocukluğumu özlüyorum. Kardeşim doğduktan sonra eve gelen o sihirli ama vakur telaşı.. daha bir çocukken; kucaklarınızdan inip, abla oluverdiğim o eşsiz zamanları. Ağaçkakan kuşunun o güzel gülüşünü taklit etmeyi. Lambada eteğimi… yap bozlarımı.
Tezgaha boyum varmazken inatla sandalyeye çıkıp; büyük bir gururla yıkadığımı sandığım bulaşıkları. Ve annemin bana hissettirmeden;onları yeniden yıkadığı eylül Ankara ikindileri….
Kaf dağı çok mu uzak şimdi baba? Zümrüdü Anka kuşunu neden dönemez uzaklara uçurduk. Rapunzelin saçları hala . değil mi uzun ve üç salatalık güzeli , pinokyo, peter neden burada değiller artık baba??
Şimdi törensiz, farkında olmadan tuğla gibi kitaplar almış boya kitaplarımın incecik ama dolu karelerinin acemice boyanmış raf düzensizliğini. Bu gün masamın çekmecesine takıldı gözüm ne zaman kaldırdım keçeli kalemlerimin boyası akmış gazete kupürlerini ; inan hiç hatırlamıyorum baba!
Büyümek, o çılgın şarkılar eşliğinde eteklerimi havalandırmayı, boya kalemlerimi, senin gülen gözlerini aldı avuçlarımdan. Geriye, kocaman evin büyük metre karesinde kendini çok çalışmaya adamış bir büyük, kocaman kız; yaşlanmış saçlarına kırlar düşeli nice olmuş bir yorgun adam getirdi. Şimdi aynı evde birbirlerine ayıracak kocaman vakitleri yok baba kızın… günaydın, iyi çalışmalar, kahve içer miydin, ve çok nadiren birbirlerine ayırabildikleri iki üç küçük saatsiz zamanlar geriye kalan….
Bu gece sen bana bir masal anlat kır saçlı adam! Sanma ki şimdi bitirdiğim onca kalın kitap özletmiyor, komik buluyor senin uydurduklarını.
Hadi, dursun şimdi zaman! Gel de kumbaramı açalım artık. İçinde onca birikmiş çocukluk özlemine inat; senin astar cebinde belki kalmış olan sevinçlerden atalım baba. Say ki ben hiç büyümedim. Sen yaşlanmadın. Anka kuşunu, kaf dağını, heydinin çoban arkadaşını çok özledim ben baba! Hadi , hadi bir masal anlat bana… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder